14:18

مَّثَلُ ٱلَّذِينَ كَـفَرُواْ بِرَبِّهِمۡۖ أَعۡمَـٰلُهُمۡ كَرَمَادٍ ٱشۡتَدَّتۡ بِهِ ٱلرِّيحُ فِـي يَوۡمٍ عَاصِفٖۖ لَّا يَقۡدِرُونَ مِمَّا كَسَبُواْ عَلَـىٰ شَـيۡءٖۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلضَّلَـٰلُ ٱلۡبَعِيدُ ١٨

Rablerini (ve tevhide çağıran rasullerini bile bile) inkâr edenlerin (dünyada) yaptıkları (iyi) amellerin (kıyamet günündeki) misali; fırtınalı bir günde şiddetli esen rüzgârın (hiçbir eseri kalmayacak şekilde) savurup (her yere) dağıttığı kül gibidir. İşte bu inkârcılar, (dünyada) yaptıkları (iyi) amellerden dolayı (kıyamet gününde) hiçbir sevap elde edemeyeceklerdir (çünkü bu amellerini tevhid üzere değil, şirk üzere oldukları hâlde yapmışlardı). Tevhid ve gerçek iman temeli üzerine yapılmayan böyle iyi bir amel, haktan çok uzak bir ameldir (hiçbir sevabı yoktur).