10:7

إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يَرۡجُونَ لِقَآءَنَا وَرَضُواْ بِٱلۡـحَـيَـوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَٱطۡمَأَنُّواْ بِهَا وَٱلَّذِينَ هُمۡ عَنۡ ءَايَـٰتِـنَا غَـٰفِلُونَۙ ٧

Muhakkak ki bize kavuşmaya (öldükten sonra diriltilip hesaba çekileceğine) inanmayan, (ebedi olan ahiret hayatı yerine fâni olan) dünya hayatından ve lezzetlerinden razı olan, bunları elde etmekle sevinip yetinen ve (Allah’ın varlığına, birliğine delalet eden kevni ve şeri) ayetlerimizden ğafil olan (bunlardan yüz çevirip ibret almayan) kâfirlere gelince...

10:8

أُوْلَٰٓئِكَ مَأۡوَىٰهُمُ ٱلنَّارُ بِمَا كَـانُواْ يَـكۡـسِبُونَ ٨

İşte bu (sıfatlara sahip olan) kâfirlerin (dünyada) yaptıkları amellerin (küfür, şirk ve ahireti inkârlarının) karşılığı, (ebedî olarak) cehennem ateşinde kalmaktır.

10:9

إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَـٰتِ يَهۡدِيهِمۡ رَبُّهُم بِإِيمَـٰنِهِمۡۖ تَـجۡـرِي مِن تَـحۡـتِهِمُ ٱلۡأَنۡهَـٰرُ فِـي جَنَّـٰتِ ٱلنَّعِيمِ ٩

Muhakkak ki gerçek manada iman edip salih amel (Allah için ve istediği şekilde amel) işleyenleri rableri olan Allah, (ihlasla ve güzel bir şekilde) iman etmeleri sebebiyle istediği ve razı olduğu amelleri yapmaya muvaffak kılar, sonra da (ahiret gününde) onları sarayları ve ağaçları altından ırmaklar akan ve nimetleri bitip tükenmek bilmeyen cennetlere (içinde ebedî olarak kalmak üzere) yerleştirir.

10:10

دَعۡوَىٰـهُمۡ فِيهَا سُبۡحَـٰنَكَ ٱللَّهُمَّ وَتَـحِـيَّتُهُمۡ فِيهَا سَلَـٰمٞۚ وَءَاخِرُ دَعۡوَىٰـهُمۡ أَنِ ٱلۡـحَـمۡدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَـٰلَمِيـنَ ١٠

Cennetteki mu’minlerin duası, “(سُـبۡـحَـٰنَـكَ ٱللَّهُمَّ) Ey Allah’ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ve takdis ederiz.” demeleri; cennette birbirleri ile selamlaşırken “(سَـلَـٰمٌ) Selam olsun size!” demeleri ve dualarının sonunda “(ٱلۡـحَـمۡـدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَـٰلَمِيـنَ) Âlemlerin rabbi olan Allah’ı mahlukata benzemekten ve noksan sıfatlardan tenzih ederek her şeyden çok sever ve her şeyden daha çok yüceltiriz.” demeleridir.

10:11

۞وَلَوۡ يُعَجِّلُ ٱللَّهُ لِلنَّاسِ ٱلشَّرَّ ٱسۡتِعۡجَالَهُم بِٱلۡـخَـيۡـرِ لَقُضِـيَ إِلَيۡهِمۡ أَجَلُهُمۡۖ فَنَذَرُ ٱلَّذِينَ لَا يَرۡجُونَ لِقَآءَنَا فِـي طُغۡيَـٰنِهِمۡ يَعۡمَهُونَ ١١

Ve insanlar hayır olan şeyler için yaptıkları duaya Allah’ın hemen icabet etmesini istedikleri gibi (kızdıkları zaman) kendilerine, çocuklarına, yakınlarına veya mallarına hemen bir kötülük isabet etmesi için dua ettiklerinde eğer Allah dualarına icabet etseydi muhakkak ecelleri gelir ve helak olurlardı fakat Allah onlara ecelleri bitene kadar mühlet verir ve böylece öldükten sonra dirilmeye (ahiretin ceza ve mükâfaatına) inanmayanları azgınlıkları (küfür ve şirkleri) içinde tereddütlü ve şaşkın bir vaziyette bırakırız.

10:12

وَإِذَا مَسَّ ٱلۡإِنـسَـٰنَ ٱلضُّرُّ دَعَانَا لِـجَـنۢبِهِۦٓ أَوۡ قَاعِدًا أَوۡ قَآئِمٗا فَلَمَّا كَشَفۡنَا عَنۡهُ ضُرَّهُۥ مَرَّ كَأَن لَّمۡ يَدۡعُنَآ إِلَـىٰ ضُرّٖ مَّسَّهُۥۚ كَذَٰلِكَ زُيِّنَ لِلۡمُسۡرِفِيـنَ مَا كَـانُواْ يَعۡمَلُونَ ١٢

Ve (gerçek manada iman etmeyen) insanların başına (hastalık, fakirlik, kıtlık veya ölüm gibi) bir musibet geldiğinde bundan kurtulmak için yatarken, otururken ya da ayaktayken olsun, her vaziyette bize dua edip yalvarırlar. Fakat başlarına gelen musibeti kaldırdığımız zaman, sanki bu musibetten dolayı daha önce bize hiç dua edip yalvarmamış gibi tekrar küfür ve şirklerine devam ederler. İşte şeytan, bu kimselere amellerini nasıl süslü ve güzel göstermişse aynı şekilde bütün müsriflere de (küfür, şirk ve günah işleyerek şeriatin sınırlarını aşanlara da) amellerini süslü ve güzel göstermiştir (bu sebeple küfür, şirk ve günahlarını terk etmezler).

10:13

وَلَقَدۡ أَهۡلَكۡنَا ٱلۡقُرُونَ مِن قَبۡلِـكُـمۡ لَمَّا ظَلَمُواْۙ وَجَآءَتۡهُمۡ رُسُلُهُم بِٱلۡبَيِّنَـٰتِ وَمَا كَـانُواْ لِيُؤۡمِنُواْۚ كَذَٰلِكَ نَـجۡـزِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلۡمُجۡرِمِيـنَ ١٣

(Ey Mekke müşrikleri!) Muhakkak ki biz, sizden önceki kavimleri de zulmettikleri (kendilerine gelen hakkı bile bile reddedip rasullerini yalanladıkları) zaman helak ettik. Çünkü rasulleri (doğru söylediklerini ispat eden) apaçık delillerle geldiğinde iman etmeyi arzulamadıkları için Allah’ın muvaffak kılmaması sebebiyle onların getirdiklerine iman etmediler. İşte biz, bütün mücrimleri (kendilerine gelen hakkı bile bile reddedip küfür ve şirkinde ısrar eden kâfirleri) bu şekilde helak ederek cezalandırırız.

10:14

ثُمَّ جَعَلۡنَـٰكُـمۡ خَلَٰٓئِفَ فِـي ٱلۡأَرۡضِ مِنۢ بَعۡدِهِمۡ لِنَنظُرَ كَـيۡـفَ تَعۡمَلُونَ ١٤

(Ey Mekke müşrikleri!) Sonra da (küfür ve şirklerinde inat etmeleri sebebiyle) helak ettiğimiz o kavimlerin ardından sizi yeryüzüne halifeler kıldık (hüküm ve saltanat sahibi yaptık) ki nasıl amel edeceğiniz (size gelen rasule ve getirdiklerine tâbi olup olmayacağınız) ortaya çıksın (ahiret gününde de ona göre hesaba çekileceksiniz).