Her şeyin gerçek sahibi ve varlığı da sözü de hak olan Allah, her türlü noksan sıfattan (mahlukata benzemekten ve herhangi bir ortağı olmasından) münezzeh ve yücedir. Ey rasulüm! Cibril, sana inen Kur’ân’ı tamamen okumayı bitirmeden acele ederek onunla beraber okuma (onun bitirmesini bekle) ve her zaman “Ey Rabbim, ilmimi artır!” de!
Yemin olsun ki biz daha önce Âdem’e de (sakın şu ağaçtan yeme diye) tavsiyede bulunmuştuk (ve yemesi durumunda akıbetini bildirmiştik) fakat o, tavsiyemizi unutmuştu (o ağaçtan yemişti). Doğrusu tavsiyemizi muhafaza etme konusunda onu çok azimli ve sabırlı bulmadık.
Ve ey rasulüm, hatırla! Meleklere, “Âdem’e secde edin (saygı secdesi yapın)!” diye emretmiştik. Bunun üzerine bütün melekler (Allah’ın emrine itaat edip) ona secde etmişti, İblis hariç. O, Âdem’e secde etmekten kaçındı (İblis, meleklerden değildi fakat meleklerle birlikte olduğu için secde emrine muhatap sayılmıştı).
Biz de Âdem’e şöyle demiştik: “Ey Âdem! Muhakkak ki bu (İblis), sana ve hanımına düşmandır. Dikkat et! (Vesveseleriyle kandırıp da) Seni ve hanımını cennetten çıkarmasın. Eğer sizi cennetten çıkarırsa (musibet, sıkıntı ve ağır yüklerden dolayı) meşakkate ve yorgunluğa düşersin.”
Fakat Şeytan vesvese vererek Âdem’in aklını karıştırıp şöyle dedi: “Ey Âdem! Meyvesinden yediğinde seni ölümsüz kılacak ve bitip tükenmek bilmeyen saltanatın sahibi yapacak bir ağacı sana göstereyim mi?”
Nihayet Âdem ile Havva (Şeytan’ın vesvesesine kanıp) ikisi de kendilerine yasaklanan ağaçtan yedi. Bunun üzerine ayıp yerleri kendilerine göründü. Hemen cennetteki ağaçların yapraklarını koparıp avret yerlerini örtmeye çalıştılar. İşte Âdem bu şekilde Rabbinin emrine muhalefet etti ve yolunu şaşırdı.
Allah, Âdem ile Havva’ya şöyle dedi: “Hepiniz oradan (yeryüzüne) inin! Orada birbirinize (Şeytan size, siz de Şeytan’a) düşman olacaksınız. Ancak benden size doğru yolumun beyanı geldiğinde sizden kim hidayetime tâbi olup onunla amel ederse asla haktan sapmaz ve (ahirette azaba girerek) mutsuz olmaz (bilakis cennete girer).
“Kim de (rasulüme gönderdiğim) şeriatimi kabul etmeyip onun hükümlerini hayatının her alanında uygulamaktan yüz çevirirse bilsin ki onun cezası (dünyada) sıkıntılı ve mutsuz bir hayat yaşamak olacaktır. Kıyamet gününde ise onu kör olarak haşredeceğiz.”
(Hakka bile bile karşı geldiği için kör olarak haşredilen) Bu müşrik (kıyamet gününde) şöyle diyecektir: “Ey Rabbim! Ben (dünyada iken) gören bir kişi olduğum hâlde neden beni (bugün) kör olarak haşrettin?”