30:6

وَعۡدَ ٱللَّهِۖ لَا يُـخۡلِفُ ٱللَّهُ وَعۡدَهُۥ وَلَـٰكِـنَّ أَكۡثَـرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعۡلَمُونَ ٦

İşte bu zafer, Allah’ın vâdidir. Bilin ki Allah verdiği vâdi mutlaka yerine getirir. Fakat insanların çoğu (Müslüman olmadığı için) bu gerçeği anlamaz.

30:7

يَعۡلَمُونَ ظَـٰهِرٗا مِّنَ ٱلۡـحَـيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَهُمۡ عَنِ ٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ غَـٰفِلُونَ ٧

İnsanların çoğu (gerçek iman, şeri hükümler ve gerçek hayat nedir bilmez), ancak dünya hayatının görünen yüzünü (nasıl mal, makam ve refah sahibi olacağını) bilir, gerçek hayat olan ahiret hayatı hakkında ise ğafildir (onu önemsemeyip ihmal etmiştir).

30:8

أَوَلَمۡ يَتَفَكَّرُواْ فِـيٓ أَنفُسِهِمۗ مَّا خَلَقَ ٱللَّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَآ إِلَّا بِٱلۡـحَـقِّ وَأَجَلٖ مُّسَمّٗـىۗ وَإِنَّ كَثِيـرٗا مِّنَ ٱلنَّاسِ بِلِقَآيِٕ رَبِّهِمۡ لَكَـٰفِرُونَ ٨

(Kendilerine gelen hakkı bile bile reddeden) O müşrikler, kendi yaratılışlarına ibretle bakıp düşünmediler mi?! Eğer düşünselerdi Allah’ın gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri (boşu boşuna ve eğlence olarak değil) ancak hak ile (birliği, muazzam kudreti, mükemmel hikmeti ve yalnız O’na ibadet edilmesi gerektiği anlaşılsın diye) yarattığını ve bu hayatın (imtihan olduğunu, asla kalıcı olmadığını, bilakis) tayin edilmiş bir müddeti olduğunu anlarlardı. Fakat insanların çoğu, öldükten sonra (kıyamet gününde hesap için) Rabbine döneceğini inkâr etmektedir (bu sebeple ahiret günü için hazırlık yapmamaktadır).

30:9

أَوَلَمۡ يَـسِيـرُواْ فِـي ٱلۡأَرۡضِ فَيَنظُرُواْ كَيۡفَ كَـانَ عَـٰقِبَةُ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۚ كَـانُوٓاْ أَشَدَّ مِنۡهُمۡ قُوَّةٗ وَأَثَارُواْ ٱلۡأَرۡضَ وَعَمَرُوهَآ أَكۡثَـرَ مِمَّا عَمَرُوهَا وَجَآءَتۡهُمۡ رُسُلُهُم بِٱلۡبَيِّنَـٰتِۖ فَمَا كَـانَ ٱللَّهُ لِيَظۡلِمَهُمۡ وَلَـٰكِـن كَـانُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ ٩

Rasulümüzü ve getirdiği kitabı yalanlayan o müşrikler, yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden önce nebileri yalanlayanların kötü akıbetini görmediler mi?! Hâlbuki daha önce helak edilenler, bu müşriklerden daha güçlü idiler, yeri (ekmek ve üzerinde bina yapmak için) kazıp altüst etmişlerdi, yeryüzünü bunlardan daha çok imar etmişlerdi ve onlara da rasulleri (hakkı ve bâtılı anlatan) apaçık delillerle gelmişti (ancak küfür ve şirklerinde ısrar edince Allah onları cezalandırdı). Allah, yaptıklarından dolayı cezalandırmakla asla onlara zulmetmiş değildir. Fakat onlar (açık deliller geldikten sonra şirk, rasulü yalanlama ve hakka karşı gelme gibi cezayı gerektiren kötü ameller yaparak) kendi nefislerine zulmettiler.

30:10

ثُمَّ كَـانَ عَـٰقِبَةَ ٱلَّذِينَ أَسَٰٓـُٔواْ ٱلسُّوٓأَىٰٓ أَن كَذَّبُواْ بِــَٔايَـٰتِ ٱللَّهِ وَكَـانُواْ بِهَا يَـسۡتَهۡزِءُونَ ١٠

Sonra, şirk işleyen ve Allah’ın emirlerine karşı gelen müşriklerin akıbeti çok kötü oldu. Çünkü onlar, Allah’ın ayetlerini yalanlıyor ve onları alaya alıyorlardı.

30:11

ٱللَّهُ يَبۡدَؤُاْ ٱلۡـخَـلۡقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥ ثُمَّ إِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ ١١

Allah, yaratmaya örneksiz başlamıştır. Sonra yarattığını yok eder, sonra tekrar iade eder. Sonra (dünyada yaptıklarınızdan dolayı kıyamet gününde hesap için) sadece O’na döneceksiniz.

30:12

وَيَوۡمَ تَقُومُ ٱلسَّاعَةُ يُبۡلِسُ ٱلۡمُجۡرِمُونَ ١٢

Ve kıyamet koptuğu gün mücrimler (şirk, zulüm ve günahlarına bir mazeret bulamayacakları için kesin olarak cehenneme gireceklerini anlayıp) Allah’ın rahmetinden ümitlerini keseceklerdir.

30:13

وَلَمۡ يَـكُـن لَّهُم مِّن شُرَكَـآئِهِمۡ شُفَعَٰٓؤُاْ وَكَـانُواْ بِـشُرَكَـآئِهِمۡ كَـٰفِرِينَ ١٣

İşte o gün, dünyada Allah’tan başka ibadet ettikleri ortakları onları azaptan kurtarmak için hiçbir şekilde şefaatçi olamayacaktır. Zaten o gün onlar, dünyada Allah’tan başka ibadet ettiklerini reddedeceklerdir.

30:14

وَيَوۡمَ تَقُومُ ٱلسَّاعَةُ يَوۡمَئِذٖ يَتَفَرَّقُونَ ١٤

Ve kıyamet koptuğunda, işte o gün insanlar dünyada yaptıkları amellere göre birbirinden ayrılacaktır (bazıları cennette en yüksek mertebede, bazıları ise cehennemin en dibinde olacaktır).

30:15

فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَـٰتِ فَهُمۡ فِـي رَوۡضَةٖ يُـحۡبَـرُونَ ١٥

Gerçek manada iman edip salih ameller (Allah için ve istediği şekilde ameller) işleyenlere gelince; işte onlar cennette (eksilmeyen ve bitmeyen nimetlerden dolayı) daimî sevinç ve mutluluk içinde olacaklardır.